Bazen çok mutlu oluruz, nadir anlardan ibaret olsa da. Çok kısa olduğunu fark etmemiz uzun sürmez. Ya da bazen çok ama çok kırılırız birisine, çok önemseriz, çok büyük laflar ederiz “asla unutmayacağım, hayatım boyunca nefret edeceğim” gibi sözler. Zaman geçer aradan sadece güleriz hatırlayınca, çok önemsizdir artık bizim için.
Kimi zaman kıskanırız, için için kendimizi yer bitiririz, bu duygudan kurtulamayacağımızı sanırız, çünkü çok güçlüdür, ele geçirir bizi, kıskıvrak yakalar, başka şey düşünemez oluruz. Hastalıklı bir duygudur kıskançlık.
Merak ederiz bazı durumları, bilinmez gelenleri, öğrenmek isteriz. Bunun için sonsuz bir istek duyarız. Bu merakımız hiç dinmez, hiç geçmez gibi gelir bize yaşarken merak edileni, kimi zaman insan, kimi zaman başka bir bilinmezlik.
Dünya başımıza yıkılır zaman zaman. Öyle büyüktür ki acımız ve öyle yaşanmamıştır ki, sadece bizim başımıza gelmiştir bunca insan arasında. Ne talihsiz bahtımız vardır böyle, bu kadarına da pes tir doğrusu, olmayacak olmuştur, böyle üzüntü ve elem kimse tarafından çekilmemiştir.
Aslında hayatımız film gibidir, senaristlere ulaştırsak film değil dizi bile olur reyting rekorları kırar herkes şaşkınlıkla izler. Ne de olsa kimsenin başına böyle şeyler gelmez, herkes güllük gülistanlık yaşarken hep biz üzülür acı çeker, hep içimize atarız ve hep ama hep çocuk olamayı arzu ederiz. Çocukluk yıllarımız hatırlayamayacak kadar uzaktır artık bize, sadece güzel anılar kalmıştır aklımızda çocukluğumuza dair. Halbuki ne kadar büyük korkularımız, ne kadar büyük acılarımız olmuştu. O küçücük beynimiz ve yüreğimiz nasılda hüzünle çırpınmıştı. Kaç gece uyumadan önce içli içli ağlamış, kimseye anlatamamıştık kendimizi.
Büyüdük…
Acı komik ve sıradan, sevinç mutlu etmeyecek kadar basit, kırgınlık önemsenmeyecek kadar günlük, aşk ulaşamayacak kadar uzak, çocukluk akıldan çıkmayacak kadar acı oldu gözümüzde ve duygularımızı artık yitirdiğimiz için hayat yaşanmayacak kadar değersiz oldu gözümüzde belki de gözümde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder